18 Mart 2010 Perşembe

YAHUDİLERE BAKIŞ



Bu blokta eleştirilen ve karşı çıkılan, Yahudi dini veya Yahudi ulusu değil, ırkçı Siyonist ideoloji ve bu ideolojinin savunucularıdır. Çünkü bugün Filistin'de yaşananlar Siyonist ideolojiyi benimsemiş liderlerin, bu ideoloji doğrultusunda yaptıkları uygulamalardan başka bir şey değildir. Okul bahçesinde oynayan çocukların üzerine füze yağdıran, bahçelerinde ürün toplayan kadınları kurşun yağmuruna tutan, işkence, şiddet ve çatışmayı Filistin'de günlük hayatın bir parçası haline getiren güç, Siyonist ideolojidir...

Bununla birlikte günümüzde dünya genelinde pek çok düşünür, siyaset ve tarih bilimci de Siyonist ideolojinin karşısında yer almaktadır. Siyonizme ve İsrail Devleti'nin Siyonist uygulamalarına yönelik eleştirileri ile tanınan bu düşünürler ve yazarlar arasında pek çok Hıristiyan gibi, Yahudi dinine mensup ve İsrail üniversitelerinde görev yapan akademisyenler de bulunmaktadır. Kudüslü bir Hıristiyan aileye mensup olan Edward Said, İsrail'in Filistin halkına karşı uyguladığı şiddeti eleştiren ve bölgeye barışın getirilmesinin ancak İsrail'in Siyonist ideolojiden vazgeçmesi ile mümkün olabileceğini savunan ünlü Ortadoğu uzmanlarındandır. Kendisi de bir Yahudi olan Noam Chomsky ise yazılarının ve kitaplarının büyük çoğunluğunda Siyonizmi ve Siyonizme destek veren ülkelerin politikalarını eleştirmektedir.


İsrail Terörüne Sağduyulu İsrailliler de Karşı


Kendilerine 'yeni tarihçiler' adını veren bir grup Yahudi akademisyen ise, 80'li yılların başından bu yana İsrail devlet politikasının üzerine kurulu olduğu sözde 'kutsal yalanları' dile getirmekte ve bu yalanlarla ilgili gerçekleri açıklamaktadır. Benny Morris, Ilan Pappe, Avi Shlaim, Tom Segev, Baruch Kimmerling, Simha Flappan ve Joel Miqdal gibi akademisyenlerin oluşturduğu bu grup, Siyonist düşünceye sahip Yahudilerden de tepki görmektedir. Arapların Yahudilerden aşağı bir ırk oldukları, İsrail'in düşmanlarla çevrili bir bölgede ayakta kalmaya çalışan küçük bir ülke olduğu, Filistinlilerin İsrail'i yok etmek isteyen teröristler olduğu ve bu gözü dönmüş teröristlerin her türlü müdaheleyi hak ettikleri gibi sözde 'kutsal yalanlar', bu kişilerin yıllardır üzerinde durdukları konulardır. Örneğin yeni tarihçilerin en önemli isimlerinden Tom Segev "bizim gerçek bir tarihimiz yok, sadece mitolojimiz var" şeklindeki sözleriyle İsrail Devleti tarafından oluşturulan tarihe bakış açısını ortaya koymaktadır. Eskiden sadece İslam dünyası tarafından dile getirilen bu haklı eleştiriler, bugün tarihi tarafsız olarak değerlendiren pek çok Yahudi ve Hıristiyan akademisyen tarafından da yüksek sesle ifade edilmektedir.

Siyonizmi 19. yüzyılın ırkçılığa dayalı sömürgeci ideolojilerinden biri olarak gören ve Siyonist ideolojinin neden olduğu vahşetin izlerine şahit olan bu kişiler, 'İsrail'in kendisini yok etmek isteyen düşmanlarla çevrili, küçük ve yalnız bir ülke' olduğu efsanesinin hiçbir gerçeklik payı içermediğini dile getirmektedirler. Nitekim İsrail bugüne kadar uygulamaları ile pasif ve sadece kendisini savunmaya çalışan küçük bir ülke değil, son derece saldırgan ve baskıcı politikalar izleyen işgalci ve şiddet yanlısı bir devlet olduğunu ispatlamıştır.

İsrail Ha'aretz gazetesi yazarlarından olan Gideon Levy, Profesör Benny Morris'in Correcting A MistakeJews and Arabs in Palestine/Israel, 1936-1956, (Bir Hatayı Düzeltmek: Filistin/İsrail'de Araplar ve Yahudiler, 1936-1956) adlı kitabı üzerine yazdığı makalesinde, İsrail'in 'kutsal yalanları'nın deşifre edilmesini savunmuştur. Morris'in kitabında dile getirilen ve şahitlerin ifadeleri ve gizli tutanak kayıtları ile ispat edilen Siyonist vahşetin detaylarını okuduktan sonra Levy duygularını şöyle dile getirmiştir:

Biz çok iyiyiz (ve çok kötü şeyler yaptık). Biz çok haklıyız (ama pek çok haksızlığa sebep olduk). Biz çok güzeliz (ama icraatlarımız pek çok çirkinliğe aracı oldu). Ve bizler çok masumuz, ama çok fazla yalan söyledik – kendimize ve dünyaya yalanlar ve sadece yarı doğru bilgiler aktardık. Bizlere gerçekler söylenmedi, bize sadece iyi olan yönlerimiz öğretildi. Ama herşeyin ötesinde bizim hiç haberimiz olmayan pek çok karanlık bölüm var.



İsrael Shahak'ın Yahudi tarihini farklı bir bakış açısıyla ele aldığı Jewish History, Jewish Religion and the Weight of Three Thousand Years (Yahudi Tarihi, Yahudi Dini ve Üç Bin Yılın Ağırlığı) adlı eseri.
Polonya doğumlu bir Yahudi olan ve 40 yıldan uzun bir süre İsrail'de yaşamış ve 2001 yılında hayatını kaybetmiş olan kimya profesörü Israel Shahak da, İsrail'in insan haklarını ihlal eden Siyonist uygulamalarını eleştiren ünlü yazarlardan birisidir. Shahak, Jewish History, Jewish Religion and the Weight of Three Thousand Years(Yahudi Tarihi, Yahudi Dini ve 3 Bin Yılın Ağırlığı) adlı kitabında Siyonizmin tüm dünya halkları için nasıl büyük bir tehdit unsuru olduğunu şöyle dile getirmektedir:

Bir Yahudi devleti olarak İsrail sadece kendisi ve komşuları için bir tehlike unsuru olarak kalmamakta, dünyadaki tüm Yahudiler, Ortadoğu'da veya diğer bölgelerdeki tüm dünya ülkeleri ve milletleri için büyük bir tehlike içermektedir.

"İsrail'de en nefret edilen İsraillilerdenim" diyen Ilan Pappe de yeni tarihçilerin görüşünü paylaşan ünlü Yahudi akademisyenlerden birisidir. Kendisi ile yapılan bir röportajda, İsraillilerin neden Filistin halkına yapılan zulmü fark edemedikleri sorulduğunda verdiği cevap oldukça düşündürücüdür:

Bu aslında daha çocuk yuvalarında başlayan, Yahudi kız ve erkeklerini bütün hayatları boyunca takip eden, çok uzun bir fikir aşılama sürecenin meyvesidir. Böylesine güçlü bir aşılama mekanizması ile inşa edilen bir fikri söküp atmanız çok zordur. İlkel, neredeyse henüz var olmamış ve düşman olan diğer insanlara karşı faşist bir bakış açısı kazandırır. O bir düşmandır ve ilkel olduğu, Müslüman ve anti-semit olduğu için düşmandır, yoksa bizler onun topraklarını işgal ettiğimiz için değil.


İsrailli çocukların büyük çoğunluğu çok küçük yaşlardan itibaren Siyonist ideolojiyi öğrenmeye başlarlar. Ancak bu ideolojinin ırkçı anlatımlarının gençler üzerinde çok olumsuz etkisi olmaktadır.

Tüm bu düşünür, stratejist ve yazarların tek ortak yönleri Siyonist ideolojiye karşı olan düşünce ve çalışmaları değildir. Bu kişilerin en önemli ortak paydalarından birisi de hepsinin antisemit olmakla suçlanmalarıdır. Bugüne kadar Filistin'de yaşananları tarihi gerçekler ve belgelerle ele alan ve Siyonizmi eleştiren her türlü makale, kitap ve bu çalışmaları yapan kişiler antisemit olmakla itham edilmişlerdir. Bunun en son örneği de İngiliz BBC kanalı olmuştur. 1982 yılında Sabra ve Şatila kamplarında gerçekleştirilen katliamla ilgili bir belgesel yayınlayan kanal yöneticileri ve programı hazırlayan ekip, İsrail Devleti tarafından antisemitizmle suçlanmıştır.

Aslında bu, Siyonistler ve Siyonizme sempati duyanlar tarafından kullanılan bir etkisizleştirme ve karalama yöntemidir. Hatta Siyonistler, Siyonizmi eleştiren Yahudileri karalamak için de bir kavram üretmişlerdir: 'Self-hating Jew' (Kendi benliğinden nefret eden Yahudi). İsrail'i eleştiren Yahudileri bu kavramla ifade eder ve böylelikle onları psikolojik olarak sorunlu birer "vatan haini" gibi lanse ederler. Bu suçlamaları öne sürerken Siyonistlerin amacı, kuşkusuz Siyonizm karşıtı çalışmaları baltalamaktır.

Oysa bu gibi 'ırkçılık' temelli suçlamalar, özellikle Müslümanlara karşı yöneltildiğinde son derece yersiz ve mantıksız bir suçlama halini almaktadır. Çünkü Müslümanların inançları gereği herhangi bir ırkçı görüşü ve düşünceyi savunmaları mümkün değildir. Nitekim tarih de bunun kanıtıdır. Avrupa tarihinde görülen ve dini taassuptan kaynaklanan engizisyon uygulamaları veya ırkçı fikirlerden doğan antisemitizm hiçbir zaman İslam dünyasında görülmemiştir. Yahudilerle Müslümanlar arasında 20. yüzyılda Ortadoğu'da doğan çatışma ve huzursuzluk ise, bazı Yahudilerin din dışı, ırkçı bir ideoloji olan Siyonizmi benimsemelerinden kaynaklanmıştır ki, bunun sorumlusu Müslümanlar değildir.