18 Mart 2010 Perşembe

Aksa İntifadası Ariel Şaron'un Eseridir


Özellikle 2001 yılı Nisan ayı ortasında şiddetlenen ve Ortadoğu'yu tekrar kan gölüne çeviren olayların kaynağını anlayabilmek için Aksa İntifadası'nın gelişimini hatırlamak gerekir. Bu olayların merkezinde yer alan kişi, bu kitap yazıldığı dönemde İsrail'in Başbakanı olan Ariel Şaron'dur. Ariel Şaron Müslümanların çok yakından tanıdıkları şiddet yanlısı bir politikacıdır. Tüm dünya onu Filistin halkına yönelik gerçekleştirdiği katliamlarla, provokatif eylemleriyle ve şiddet dolu sözleriyle tanıdı. Bu katliamların en büyüğü ise, bundan 20 yıl önce, Savunma Bakanlığı yaptığı dönemde, Lübnan'ın İsrail tarafından işgali sırasında Sabra ve Şatilla mülteci kamplarında gerçekleşen vahşi katliamdı. Burada yaklaşık 3.000 kişi hayatını kaybetmiş, savunmasız halka çok ağır işkenceler uygulanmış, büyük bir bölümü yakılarak öldürülmüştü. Cesetlerin büyük bir bölümünün kimliği ise tespit edilemeyecek haldeydi. Bu katliam sırasında karşımıza çıkan ikinci isim ise, o dönemde İsrail birliklerinin başında bulunan, Aksa İntifadası başladığı dönemde ise Başbakan olan Ehud Barak'tır.



Sabra ve Şatilla katliamı, Ariel Şaron'un direktifleriyle gerçekleştirilen katliamların ne ilki, ne de sonuncusuydu. Şaron yıllardır hiç değişmedi ve başbakan olur olmaz cinayetlerine kaldığı yerden devam etti.



İkinci İntifada'nın başlama nedeni Ariel Şaron'un provokatif Mescid-i Aksa ziyaretiydi.


Müslüman dünyası ne bu katliamı ne de İsrail ordusunun yarım asırdan fazla bir süredir devam eden katliamlarını asla unutmadı. Bu nedenle de Ariel Şaron'un Mescid-i Aksa'ya yaptığı provokatif ziyaret başka bir politikacının yaptığı ziyaretten çok daha fazla önem taşıyordu. Çünkü Ariel Şaron ve partisi Likud'un programı işgal altındaki topraklardan çekilmemeyi, Yahudi yerleşim merkezlerini daha da genişletmeyi, Kudüs konusunu tartışmaya dahi açmamayı, çok sert ve tavizsiz bir dış politika izlemeyi öngörüyordu. Bugün tüm dünyanın hemfikir olduğu bir gerçek vardır: Şaron şiddetten yanadır ve eline geçen her fırsatta şiddeti teşvik eder, şiddeti bizzat uygular.





Şaron'un ziyaretinden sonra Filistin toprakları büyük bir kaos ve kargaşaya sürüklendi.


Son zamanlarda şiddeti sürekli artan olaylar Ariel Şaron'un Müslümanlar için Kutsal sayılan Mescid-i Aksa'ya, 1.200 kadar polisin çemberinde girmesiyle başladı. Şaron'un, normalde Yahudilerin girmesine izin verilmeyen bu kutsal mekanlara girişinin, provokatif bir eylem olduğu İsrailli yöneticiler ve İsrail halkı dahil olmak üzere tüm dünya tarafından kabul edilmektedir. Şaron bu ziyaretiyle Filistin'de gergin olan ortamı daha da gerip, çatışmaları tekrar başlatmayı hedefledi ve bunu da başardı. Çünkü ziyaretin yeri olduğu kadar zamanlaması da çok önemliydi. Bir gün önce Başbakan Ehud Barak Kudüs'ün ikiye bölünebileceğini, Filistinlilerle uzlaşmaya varmanın mümkün olduğunu açıklamıştı. İşte bu açıklama Filistinlilere yönelik tavizleri şiddetle eleştiren ve Kudüs konusunu tartışmaya dahi açmayı kabul etmeyen Şaron'un sebeb-i ziyaretini de ortaya çıkarıyordu.