18 Mart 2010 Perşembe

Filistin Sorunu Nasıl Çözülür?



Yukarıda belirttiğimiz hoşgörü ve ılımlılık prensipleri içinde, son 50 yıldır Ortadoğu'yu kana bulamış olan Filistin sorununun çözümü de mümkündür. Bu konuda kurulması gereken barış, bizce şu iki şarta dayanmalıdır:

1) İsrail, Doğu Kudüs de dahil olmak üzere, 1967 Savaşı'nda işgal ettiği tüm topraklardan geri çekilmeli, o zamandan bu yana süren işgale bir son vermelidir. Bu, hem uluslararası hukukun, hem bu konuda yayınlanmış Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi Kararlarının, hem de adalet kavramının bir gereğidir. Tüm Batı Şeria ve Gazze, bağımsız Filistin Devleti'nin toprakları olarak tanınmalıdır.

2) Her üç İlahi dinin de önemli mabetlerinin yer aldığı Doğu Kudüs Filistin yönetimine verilmeli, ancak bu şehir özel bir statüye sahip olmalı ve her üç dinin insanlarının rahatça, barış ve huzur içinde serbestçe ziyaret edebilecekleri, kendi mekanlarında ibadet edebilecekleri bir barış kentine dönüştürülmelidir. Bu şartlar gerçekleştirildiğinde, hem İsrailliler hem de Filistinliler bir diğerinin yaşama hakkını tanımış, Filistin topraklarını paylaşmış ve en büyük tartışma konusu olan Kudüs'ün statüsü de her üç dinin mensuplarını tatmin edecek şekilde çözülmüş olacaktır.

Kitabın ilerleyen bölümlerinde, burada kısaca özetlediğimiz bakış açısını koruyarak, Filistin sorununu tarihten bugüne ele alacak ve analiz edeceğiz. Temennimiz; 50 yılı aşkın bir süredir kesintisiz devam eden husumetlerin, önyargıların, cinayetlerin, katliamların sona ermesi; mazlum Filistin halkının, hak ettiği barış, güvenlik ve refah içinde yaşamasını sağlayacak bir vatana kavuşması; İsrail'in de hem bölge halklarını hem de kendi Yahudi vatandaşlarını mağdur eden saldırgan, işgalci ve mütecaviz politikasından vazgeçerek, 1967 yılına kadar geçerli olan meşru sınırları içinde tüm komşuları ile barış yaparak güvenlik içinde yaşamasıdır.